Return to previous page
Merve Üstünalp

Merve Üstünalp

Merve Üstünalp'in kişisel geçmişinden ve şimdiden taşıdığı izleri, toplumsal hayat dayatmalarının trajikomikliğine, ahlakçılığın olanca ikiyüzlülüğüne ve deşifre oluşun utançla karışık bakışlarına yansıtır. Kumaş, ip, yağlı boya, tuval, asetat kağıtları ise sanatçının başvurduğu malzemeler olarak tanıklık ettiklerini, deneyimlediklerini cisimleştirme görevini üstlenirler. Figürlerin gözlerinin bizim gözlerimize hiç kaçırmadan dikildiği işlerde, sosyal hayatın yerleşik algılarına, erkek egemen bakışa yönelik güçlü bir nüktedanlık hissedilir; ipi eline alan bu defa kimdir? Genç bir kadının gözüyle gördüğümüz bu hikayelerde dolayısıyla izleyen-izlenen ilişkisi de tersine çevrilir. Kadının günlük hayatıyla özdeşleştirilen kumaş ve ip gibi öğeler, sanatçının bu materyalleri yoğun biçimde yorumlamasını sağlarken, eleştirelliğini de kendi içinde barındırır. Sanatçı, ataerkil bir toplumda kadın olmanın hatta kadınsılığın yaygın söylemlerce tanımlanışının bir ehlileştirme çabasına dönüştüğüne de dikkat çekerken "Bedenler toplum tarafından nasıl şekillendirilir?" gibi sorulara kendine özgü bir ironiyle cevaplar arar.
.

Eğitim
2008 - 2012 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim

Sergiler
2017 “Kimin Sanat Tarihi?” Unique Gallery
2017 “İzler” Mixer Gallery
2017 Genç Yeni Farklı” Zilberman Gallery
2016 “Sürgün Gezegenleri” Tüyap
2015 ‘’Açık Depo’’ Mixer
2014 ‘’Artists Pick Artist’’ ArtSümer
2013 ‘’Biz Vardık,Biz Yoktuk’’ ArtSümer (Kişisel Sergi)
2013 3. Uluslar arası Çanakkale Bienali Paralel Etkinlikler; Bir Amaç Uğruna Şiirsel Kurgu
2013 INN İstanbul in London
2013 Contemporary İstanbul
2013’’Otoportre’’ ArtSümer
2010 “Sınırlar Yörüngeler” Siemens Sanat
2010 “TRANSFORM” Tophane-i Amire Kültür Merkezi

Merve Üstünalp’in kişisel geçmişinden ve şimdiden taşıdığı izleri, toplumsal hayat dayatmalarının trajikomikliğine, ahlakçılığın olanca ikiyüzlülüğüne ve deşifre oluşun utançla karışık bakışlarına yansıtır. Kumaş, ip, yağlı boya, tuval, asetat kağıtları ise sanatçının başvurduğu malzemeler olarak tanıklık ettiklerini, deneyimlediklerini cisimleştirme görevini üstlenirler. Figürlerin gözlerinin bizim gözlerimize hiç kaçırmadan dikildiği işlerde, sosyal hayatın yerleşik algılarına, erkek egemen bakışa yönelik güçlü bir nüktedanlık hissedilir; ipi eline alan bu defa kimdir? Genç bir kadının gözüyle gördüğümüz bu hikayelerde dolayısıyla izleyen-izlenen ilişkisi de tersine çevrilir. Kadının günlük hayatıyla özdeşleştirilen kumaş ve ip gibi öğeler, sanatçının bu materyalleri yoğun biçimde yorumlamasını sağlarken, eleştirelliğini de kendi içinde barındırır. Sanatçı, ataerkil bir toplumda kadın olmanın hatta kadınsılığın yaygın söylemlerce tanımlanışının bir ehlileştirme çabasına dönüştüğüne de dikkat çekerken “Bedenler toplum tarafından nasıl şekillendirilir?” gibi sorulara kendine özgü bir ironiyle cevaplar arar.