YOU LIVED INSIDE MY WORLD SO SOFTLY – USULCA DÜNYAMDA YAŞADIN
Benim Cinsiyetim, Senin Bedenin…
Esra Aliçavuşoğlu
Jacques Lacan Les Psychoses adlı yapıtında sembolik düzende reddedilenin gerçekte geri döndüğünü iddia eder. Bir bakıma toplumun düzenleyici, ayırıcı, sınıflandırıcı hakim kültürüne yönelik bir meydan okumanın çok yalın bir ifadesidir bu. Toplumsal kodların, kültürün heteroseksüel kalıpları da böyle değil midir? Toplumsal normlar özellikle cinsiyet kavramı üzerinden müthiş bir buyurganlık sunar; kavram çiftleri ve elbette beden çiftleri yaratır; bunun yerleşikleşeceği ve diğerinin farklı sayılacağı kurumlar inşa eder, büyütür, dayatır. Hatta sanat tarihi de bu norm inşa eden kurumlara zaman zaman hizmet eder. Örneğin, Zeus ve Ganymedes’i kucak kucağa, yüzünde arkaik gülümsemeyle donduran heykeltıraşın yapıtı sanki “eski günlerde kalmış”, alaycı bir gülümsemeyle ciddiyetin dışında bırakılır. Caravaggio’nun Kertenkele Tarafından Isırılan Çocuk yapıtındaki erotik sembolizm daha sonraları neredeyse hep kadının üzerine yüklenir.
Tıpkı toplumsal normların inşa edilmesi gibi sanatın ifade biçimlerinde de kodlamaların yerleşikliğini hatırladığımızda toplumsal cinsiyet üzerine eleştirel bir bakış açısı geliştiren sanatçıların varlığı daha net anlaşılır. Toplumsal cinsiyet politikaları, günümüz sanatçılarının irdelediği teorilerin ve sanat pratiklerinin başında geliyor. Özer Toroman’ın yapıtları da, Queer kuramına ve politikalarına yaslanarak, bu yerleşik, inşa edilmiş olanın dışına çıkıyor. Sanatçının resimleri, dayatılmış dar kimlik ve cinsiyet politikalarına karşı geliştirilmiş portreler olarak tanımlanabilir. Özellikle resmin ifade olanaklarıyla geliştirilen bu çalışmalar, düzende reddedilenin, yok sayılan bedensel farklılıkları görünür kılması açısından oldukça önemli. Özer Toraman’ın figürleri cinsiyetçi kontürlerden uzak, erkek/kadın ikiliğinin dışında bir tekilliği sorguluyor. Öyle ki kimi resimlerde, karşıtlık oluşturacak biçimde kurgulanan kompozisyona yerleştirilen figürler aynılıklarıyla dikkat çekiyor. Özer Torman, cinsiyetçi kategorizasyonun sınırları üzerine düşünüyor, bu kavramları yeniden ele alarak iki cinsiyete ait olmayan melez figürler yaratıyor. Bu portrelerin kimi netlikleriyle dikkat çekerken kimileri bulanık imgeler olarak bilinç dışımızdaki farklı cinsiyetlere gönderme yapıyor. Ve kulağımıza Usulca Dünyamda Yaşadın diyor.