Kişiler arası duygu ve ilişkiler, aidiyet gibi kavramlarla ilgilenen Çiğdem M. Chatzoudas’ın algı ve yorumlarla iç içe geçmiş kişisel tarihe dayalı; bir ayağı gerçeklikte bir ayağı hayal dünyasında olan bu resimlerinde, sürrealist ve sembolik bir dil öne çıkıyor.
Pregnant Pause/Manidar Ara projesi, Chatzoudas’ın kendi gebeliği, doğum deneyiminin büyülü gerçekliğine bir övgü niteliğinde.
İngilizcede Pregnant Pause; gebe olma halinden ilham alarak türemiş bir deyim olarak, ardından yeni, şaşırtıcı heyecan verici bir şeyin geleceğini müjdeleyen üretken bir duraklamayı yani geçiş sürecini tanımlayarak sessizliği ifade eder. Ayrıca eserinin ortaya çıkmadan önceki geçiş dönemini tanımlayan metafor olarak kullanılır. Meditatif bir hale, yaratıcılığa, çok katmanlı yoğun düşünceye, sancılı sürece işaret eder.
Gebelik, biyolojik bir süreçten ziyade öznellikle ilişkili bir sorgulama alanı, kadının yaşamına dair yeni deneyimlerin sızacağı bir aralıktır, eşiktir. Sanatçı, bedensel, zihinsel ve ruhsal değişimleri yaşadığı bu dönemde yabancılaşma hissine odaklanır. Chatzoudas, gebelikle başlayan anne-çocuk arasındaki karmaşık ilişkiyi yansıtan/araştıran çalışmalarının bu ilk projesinde, kadının birey olma serüveninde, bakım veren rolünün yerini ve bunun dışında kalan alanı anlamlandırmaya çabalıyor.
Sanatçı, Selanik'te yaşıyor ve çalışıyor.
Genel olarak sanat pratiğim, algı ve yorumlarla iç içe geçmiş kişisel tarihe dayalı çalışmalarım, gerçeklik ile hayal gücü arasındaki bir yeri temsil ediyor. Bence herkesin hepimizi birleştiren benzer korkuları, beklentileri ve özlemleri var. Zihnimdeki bu düşüncelerle olasılıkları ifade etmek, beni rahatsız eden, ilgilendiren veya sadece insansı değerleri sorgulayan çalışmalar yapıyorum. Sürrealizm ve sembolizmden yararlanarak kişisel deneyimimden ilham alan bir görsel anlatı yaratmaya çalışıyorum. Çalışmalarımla bir öneri yada bir iddia ortaya koymaktan ziyade izleyicinin dikkatini çekmek ve onları işlerim aracılığıyla bakmaya, düşünmeye, keşfetmeye, hayal kurmaya teşvik etmek istiyorum.
Bu bağlamda çalışmalarımın çoğu kişiler arası ilişki, yer duygusu, aidiyet durumu gibi kavramları içeriyor. Yakın ilişkiler çoğu zaman karmaşık duygular ve endişelerle dolu bir geleceğe boyun eğmek anlamına gelir. Özellikle annelik de bu ilişki türlerinden biridir. Sorumluluğu içinde taşıyan ilişkilerde olduğu gibi ancak anne olma durumunda, bireyler ve bakıcılar olarak rolleri arasındaki boşluğu hissediyor ve araştırmaya çalışıyorum.
2018’ten itibaren sürügelen bu proje, anne ile çocuk arasındaki temel ilişkiyi araştıran çizimler, kâğıt üzerine baskı ve tuval üzerine yağlıboya içermektedir. Anne olduktan sonra, hamilelik döneminde başlayan bu yaşam deneyiminden büyülendim ve ilham aldım. Anne-çocuk karmaşık ilişkisini ifade etmek, yorumlamak ve ayrıca anneliğin kendisinden kaynaklanan düşünceleri keşfetmek istiyorum. Kadının eşsiz deneyimini kutlamanın yanı sıra, Batı sanat tarihindeki katkıları sanat tarihinin akışını doğrudan etkileyen Madonna resimlerine eleştirel bir yaklaşım getirmek istiyorum. Bu proje ile bu bağlamda niyetim, anneliğin bir kısıtlayıcı olarak değil, günlük deneyimlerden türetilen bir ilham kaynağı olduğunu önermektir. İfadem ve tasvirim aracılığıyla, özellikle yeni doğmuş olmak üzere anne ve çocuk arasındaki ilişkiyi vurgulamayı seviyorum.
Çiğdem Menteşoğlu Chatzoudas, 2024